23 Aralık 2010 Perşembe
18 Aralık 2010 Cumartesi
16 Aralık 2010 Perşembe
8 Aralık 2010 Çarşamba
Acım büyük
Announcement August 10:th 2010
Dear Friends of Detektivbyrån,
Today we are announcing that we will not make any more music together
as Detektivbyrån. And that we will not give any more live shows. To be precise, Detektivbyrån won´t release any more records or give any more live shows.
You, our listeners, have given our music wings of it´s own and through
NEDEN HAA?NİEDEEEEEEN???
Bİ AÇIKLAMAYI HAKETMİYOMU BU ÜLKENİN İNSANLARI?
7 Aralık 2010 Salı
Somersault
30 Kasım 2010 Salı
30 Ekim 2010 Cumartesi
26 Ekim 2010 Salı
17 Ekim 2010 Pazar
hüzünlü bir ARAVERME hikayesi
Ne kadar da hızlı geçti zaman,seninle birlikte olmaya başlayalı..dün gibi hatırlıyorum yıllar öncesini..senin üstünde çok sevdiğin kırmızı tişörtün,bende beyaz elbise vardı.
Dünyaya gözümü açtığımda, sanki ilk seni görmüş kadar bağlıydım sana,şimdi bi ara verebilme ihtimalimize imkan bile vermeden....
Yokluğunu hissetmemek için,her gün,yerine başka bişiyler koyuyorum ama elimde değil,olmuyo.Bağlanmanın kötülüğünden bahsetmiştik bi gün hatırlarsan,şu an tamamiyle bunu yaşıyorum..
Yine görüşücez,bundan şüphem yok,ama araya giren zamandan sonra,aynı yakınlığı,aynı AŞKı yaşayabilirmiyiz,bilmiyorum..
Hergün,sana bakmaya alışmışken,yine sana hergün baktığımda,aynımı olucaz,bunu bilmiyoruz,ne sen ne ben..
Biz de istemedik böyle olmasını gerçi..Ne sen bana kıyabilirdin,ne ben sensizliğe dayanabilirdim..ama Hayat..Bu da oluveriyo bazen.
Şimdiden özlüyorum seni,her gün görmedikçe unutmaktan korkuyorum çocukça..Ama biliyorum..ORDASIN.ve gün gelicek,yine BURDA olucaksın.o zamana kadar hep aklımdasın,bunu bil istedim.
Dünyaya gözümü açtığımda, sanki ilk seni görmüş kadar bağlıydım sana,şimdi bi ara verebilme ihtimalimize imkan bile vermeden....
Yokluğunu hissetmemek için,her gün,yerine başka bişiyler koyuyorum ama elimde değil,olmuyo.Bağlanmanın kötülüğünden bahsetmiştik bi gün hatırlarsan,şu an tamamiyle bunu yaşıyorum..
Yine görüşücez,bundan şüphem yok,ama araya giren zamandan sonra,aynı yakınlığı,aynı AŞKı yaşayabilirmiyiz,bilmiyorum..
Hergün,sana bakmaya alışmışken,yine sana hergün baktığımda,aynımı olucaz,bunu bilmiyoruz,ne sen ne ben..
Biz de istemedik böyle olmasını gerçi..Ne sen bana kıyabilirdin,ne ben sensizliğe dayanabilirdim..ama Hayat..Bu da oluveriyo bazen.
Şimdiden özlüyorum seni,her gün görmedikçe unutmaktan korkuyorum çocukça..Ama biliyorum..ORDASIN.ve gün gelicek,yine BURDA olucaksın.o zamana kadar hep aklımdasın,bunu bil istedim.
20 Eylül 2010 Pazartesi
Züreyfanın düskünü beyaz giyer Bodrumda
20 Ağustos 2010 Cuma
vataşiva şişme bebek
15 Ağustos 2010 Pazar
Ergin 2 dakka susuver
ankaragücü-Trabizon:
Seyircisiz maçlardan ilki olmakta kendisi...
önceden yenen kararsız 2 şer lahmacun sonrasında geğirttirmeyen sodanın da üstüne demlenen çaya bağlanan umutlar...
İnsanın en yaratıcı olduğu yerin tualet yerine,tıka basa kokulu karınlarla izlenen seyircisiz maç olduğuna karar verdim.
Metin yazarları,reklam yazarları,kitaplarında yazar tıkanması yaşayan insanlar,yazar olmak istiyp de bi el atamayanlar...Sözüm size...
Bu kıyağmı unutmayın,hemen bir lahmacun siparişi..O kadar şanslısınız ki 21.45te bi de fener maçı sizi bekliyor olucak..lahmacunu yemek için tam yarım saatiniz var..
Rastgele....
18 Temmuz 2010 Pazar
14 Temmuz 2010 Çarşamba
Drommen
Nedense cümleye Cem Ceminay gazıyla başlayasım gelmişti çok.
Çok arabeskçe olcak ama bu filmle ilgili nedense içimden ''eğer hayatının şu döneminde,evet sen,sen,sen...nice nicesine.benim sadık yaaarim..neyse.ey sen gönüldostu,dostkonağı sakini,hayatla ilgili bi mücadelen varsa,al gazı,izle bu filmi''demeyi planlamıştım.
Görüntüleriyle,renkleriyle zaten denmarklı veletlerin güzellikleriyle de film karışınca ahanda bi de 1969 yazında geçiyosa film,tadından yinmiyo.
Naif havası içinde bi anda filmin içinde hissediyosun kendini..
Beni ve kotamı kullanma amaçlı sevgili Sevgilinin indirmemi istediği bu film,geceizlenenler listesine 1 numaradan giriş yapıyor.
Filmimizi, Van'da vatanii görevini yapmakta olan bütün erbaşlara armağan ediyoruz.
İyi Seyirler Van..
13 Temmuz 2010 Salı
Twelve and Holding
12 Temmuz 2010 Pazartesi
Genel Geçer Bir Balkan Kafası
11 Temmuz 2010 Pazar
ahTOPot NiLay
Sütyenin,sırtta durduğu konum şeklinde her oyuncuda yapışkanlı çipler bulunmakta.Herkesin tek bir şansı var.İstediğin kadar çevir,sür,sektir;ama o topla sadece bir şut hakkın var..
Velasıl ben uyurken böyle bir karar almışlar artık futbolda,her oyuncunun kaleye yalnız bir şut hakkı var,pas'ta sınır yok ama..
Nası olurdu acaba diye düşündüm ilk alarm çaldığında,uyanmaya çalışırken.Aslında güzel olabilirdi,hani ''bütün dünya yokuş aşağı olsaydı,benzin diye bişiy doğmazdı'' fikrim kadar enteresan olmasa da,idare edebilcek seviyede bence..
İyisi mi bunun patentini alıyım ben.
1 Temmuz 2010 Perşembe
baLıkçı Tahir iş başında
''O kolye nedir yahu?''
Kolyeden etkilenerek gerçekten kıro bi film olduğunu düşünmemeniz için özellikle bu görselimizi eleştirerek,bir ön yargıya engel olmaktı bütün amacımız aslında.
Hayde,uyumadan bir film patlatalım dediğim filmde,
benim önyargılarım,duyumlarım ise ''ohaa,yılların aşkı,süpper şahane,böyle aşk görülmedi,yoksatanasklar.com''yönlerindeyken hazır,tam yeri tam zamanıydı.
Filmde gerçekten de ne bi duygu,ne bi romantiklik vardı.sürekli kesin bomba bi hikayesi vardır dediğin anların sonuna gelindiğinde ise bu bombanın etkisiz eleman olduğu ortaya çıkınca eline geçmiş olan tek avantaj bir adet ''that's real,that's sigur ros''lafına benzer bir cümlecik ilen,bir adet tvde görünebilen 'jonsi' oldu.
Bize kattıklarına gelirsek eğer,uzun zamandır uyurken müzik dinlemediğimi ve uzun zamandır da sigur ros dinlemediğimi farkederek hemmmen bu arayı bi kapatmanın vakti geldiğini düşündüm.ahanda sigurdan geliyor tüm sevenler için...All Alright.
hem ne demişler,hayatın draması varsa,sigurun da 'festival'i var...
30 Haziran 2010 Çarşamba
Paper Heart
Bürrüsürü görsel buldum ve hepsini koyasım geldi nedense..
OLA Kİ,siz de karnınızda deli gibi sancılarla uyandığınız bi gündeyseniz ve eğer siz de sadece abur cubur yemek,ikibüklüm kıvrılmak ve sadece mal gibi televizyona bakmak istiyosanız o gün,ahanda size süper bi film..
hem ''yaa bırak yaa,böle salak dünyalar yok be anam''dedirten hem de ''ya ne sevimli tipler yahu acaba kaçlılar?''diye sordurtan ve hemen öğrendildiği üzre,Michael Cera ve Charlyne Yi'nin 3senedir beraberliklerinin bitiş çizgisinin,bu filmin çekiminden sonraya denk gelmesiyle nedense içimi salak bi hüzün kaplayan bu filmi,oturun izleyin.
17 Haziran 2010 Perşembe
ey hayat,nelere kaadirrsin
Cameron Diaz'a kıl olunmıcak nadir filmlerden heralde şahsım adına..
hep bişiylere benzetilen ewan Mcgregor da(ki bence gayet geyimsi gözükmesine rağmen)burda tipinin doruklarına gidiyo heralde..tipten çok aslında ''aman da aman ne şeker,ne salak bişiysin sen''diyesi geliyo insanın.
Hafif 'wristcuttes' havasını yansıtıyo..ne de olsa cennet neym var ucunda..
Sabah sabah güzel geliyo insana,müzikleriyle de..
Tavsiye.
not:cennette işler bildiğin gibi yürümüyo evlat...
9 Haziran 2010 Çarşamba
27 Mayıs 2010 Perşembe
Tüm Seçkin Büzük Marketleri ben
Bir yol hatırası
taksim-beylikdüzü otobüsünün heralde en yoğun saatine kalmıştık.
ev derleme toplama seansından sonra,yeni şekil verdiğimiz evden koşar adımlarla uzaklaşırkene,bindiğimiz otobüsteki son koltuğu da babam kapmış bulunmaktaydı.parayı verdikten sonra merdivenin tam yukarıya doğru dönen kıvrımına(en geniş bölüme)oturdum.
trafik saatine denk gelmemizden ötürü yolun kolay kolay bitmiceğinin de farkındaydım.
utana sıkıla yapmıcağım bir şeyi yaparak çok sevgili aağaabeyimin hayran olduğu ismi,oscar wilde'ı,yanıma almış,utanmadan çıkarmış,bi de okumaya başlamıştım..
insan kıyımı olan otobüste önümdeki basamağa da 2 genç abi oturdu.onun önüne yuvarlanarak sıvışan bir amca geldi.tombik,sevimli,kıvırcık saçlı,enteldantel görünümlü bi amca..
önümde duran kafası sürekli dönüp dönüp kitaba baktığı için,kafamı da gözümü de kitaptan nefes alma pahasına da olsa ayırmamaya çalışıyordum.çünkü ayırdığım an,bir kitlenme durumuyla karşılaşacağımdan adım gibi emindim.ki ayırmadan da kitlenebiliniyomuş..
amca bi anda çantasından kafam gibi bi kitap çıkardı ve elimdeki oscarı kapıp,sen biraz bunu kurcala,ben de ona bakıyım dedi,elime aha bunu verdi:
kemküm derken,kurcalıyım biraz kitabı dedim..ilk anda kadına yönelik şiddet ve kadın hakları modunda bişiy düşünerek içeriği,açtım kapağı..adamın kitabı verme istediğinden,adamın,bahaeddin sağlam olduğu aşikardı.
sayfaları açtıkça,ayetlerden alıntılar,kadınlarımız baş taçları cümleleri peşi sıra sıralanıyodu.
bi 15 dk sonra,amca böğürerek ''güzeeel mi?''dedi.''hıhı,güzelmiş'' diyip kapadım kitabı uzattım..tamam o zaman şu bölümü oku,diyip geri verdi.pekii tamam dedim.öle bi okuyodum ki,adamın soru sormasından korkarak,satır atlamadan okudum resmen.''kidaapları dakas edecezzz''dedi beklenmeyen bir üslupla ve gülerek..ben de 'benim değil ama' diyince,hüsrana uğrayarak,hııı peki o zaman şu bölümü de oku diyip geri verdi kitabı.
''ben bu kitabın yazarıyım biliyon nu?''
''hııi,iyiymiş.''
recm konusunda yazdıklarına tesadüf daha yeni izlediğim filmi de işin içine sokarak,adama laf sokmak istedim nedense.sinir oldum.
-'istiklal'de de oynayan bi film var,izlediniz mi?Soraya'yı taşlamak..recm hakkında..bence bi izlieyin,ilginizi çeker''
-''ben film izlemem ki,kitap okurum''dedi..
iyi dedim,velasıl,ben kitabı verdikçe,amca içinden bölüm açarak geri verdi kitabı.1.5 saatimiz bunun gibi konuşmalarla geçti.
en son bi koltuğa yerleşen amca,tam esaslı muhabbete kitlicekti ki,''ben inicem yanlız,size iyi günler''diyip kaçtım..
bubamın yanına sığınmak için aşağya indim.
bu sırada babamın ilk cümlesi:''off anam,kilit yedim bi saroş tarafından,çabuk inelim.''
*ey belediye otobüsleri,sizin kaderiniz hep mi aynı olmak zorunda..
ev derleme toplama seansından sonra,yeni şekil verdiğimiz evden koşar adımlarla uzaklaşırkene,bindiğimiz otobüsteki son koltuğu da babam kapmış bulunmaktaydı.parayı verdikten sonra merdivenin tam yukarıya doğru dönen kıvrımına(en geniş bölüme)oturdum.
trafik saatine denk gelmemizden ötürü yolun kolay kolay bitmiceğinin de farkındaydım.
utana sıkıla yapmıcağım bir şeyi yaparak çok sevgili aağaabeyimin hayran olduğu ismi,oscar wilde'ı,yanıma almış,utanmadan çıkarmış,bi de okumaya başlamıştım..
insan kıyımı olan otobüste önümdeki basamağa da 2 genç abi oturdu.onun önüne yuvarlanarak sıvışan bir amca geldi.tombik,sevimli,kıvırcık saçlı,enteldantel görünümlü bi amca..
önümde duran kafası sürekli dönüp dönüp kitaba baktığı için,kafamı da gözümü de kitaptan nefes alma pahasına da olsa ayırmamaya çalışıyordum.çünkü ayırdığım an,bir kitlenme durumuyla karşılaşacağımdan adım gibi emindim.ki ayırmadan da kitlenebiliniyomuş..
amca bi anda çantasından kafam gibi bi kitap çıkardı ve elimdeki oscarı kapıp,sen biraz bunu kurcala,ben de ona bakıyım dedi,elime aha bunu verdi:
kemküm derken,kurcalıyım biraz kitabı dedim..ilk anda kadına yönelik şiddet ve kadın hakları modunda bişiy düşünerek içeriği,açtım kapağı..adamın kitabı verme istediğinden,adamın,bahaeddin sağlam olduğu aşikardı.
sayfaları açtıkça,ayetlerden alıntılar,kadınlarımız baş taçları cümleleri peşi sıra sıralanıyodu.
bi 15 dk sonra,amca böğürerek ''güzeeel mi?''dedi.''hıhı,güzelmiş'' diyip kapadım kitabı uzattım..tamam o zaman şu bölümü oku,diyip geri verdi.pekii tamam dedim.öle bi okuyodum ki,adamın soru sormasından korkarak,satır atlamadan okudum resmen.''kidaapları dakas edecezzz''dedi beklenmeyen bir üslupla ve gülerek..ben de 'benim değil ama' diyince,hüsrana uğrayarak,hııı peki o zaman şu bölümü de oku diyip geri verdi kitabı.
''ben bu kitabın yazarıyım biliyon nu?''
''hııi,iyiymiş.''
recm konusunda yazdıklarına tesadüf daha yeni izlediğim filmi de işin içine sokarak,adama laf sokmak istedim nedense.sinir oldum.
-'istiklal'de de oynayan bi film var,izlediniz mi?Soraya'yı taşlamak..recm hakkında..bence bi izlieyin,ilginizi çeker''
-''ben film izlemem ki,kitap okurum''dedi..
iyi dedim,velasıl,ben kitabı verdikçe,amca içinden bölüm açarak geri verdi kitabı.1.5 saatimiz bunun gibi konuşmalarla geçti.
en son bi koltuğa yerleşen amca,tam esaslı muhabbete kitlicekti ki,''ben inicem yanlız,size iyi günler''diyip kaçtım..
bubamın yanına sığınmak için aşağya indim.
bu sırada babamın ilk cümlesi:''off anam,kilit yedim bi saroş tarafından,çabuk inelim.''
*ey belediye otobüsleri,sizin kaderiniz hep mi aynı olmak zorunda..
11 Mayıs 2010 Salı
A singLe Man--gizem'e gelsin
vay anasını beh...!
*varan 1:
ses ve görüntünün uyumu bu kadar mı rahatsız edici şekilde güzel olabilir
*varan 2:
hakkındaki beklentiler sebebiyle bilgi edinmeden direk yumulduğum nadide parçalardan
*varan 3:
homofobiksen eğer önce bi düşün,sonra izlemeye koyuL
*varan 4:
''adam sevmişş be hacıııı'' dedirtiyo; eğer siz de benim gibi barzoysanız
*varan 5:
görüntüler o kadar güzel,sahneler o kadar elit ki,yine benim gibi kolpa bir nine geceliğiyle izlediyseniz,kendinizden utanarak:''Gizli kamera yoktur evde işalla''triplerine girebilirsiniz
*varan 6:
sıfat farklılığı haricinde isim benzerliği olan diğer bir sürü filmle karıştırmayınız lütfen
*varan 1:
ses ve görüntünün uyumu bu kadar mı rahatsız edici şekilde güzel olabilir
*varan 2:
hakkındaki beklentiler sebebiyle bilgi edinmeden direk yumulduğum nadide parçalardan
*varan 3:
homofobiksen eğer önce bi düşün,sonra izlemeye koyuL
*varan 4:
''adam sevmişş be hacıııı'' dedirtiyo; eğer siz de benim gibi barzoysanız
*varan 5:
görüntüler o kadar güzel,sahneler o kadar elit ki,yine benim gibi kolpa bir nine geceliğiyle izlediyseniz,kendinizden utanarak:''Gizli kamera yoktur evde işalla''triplerine girebilirsiniz
*varan 6:
sıfat farklılığı haricinde isim benzerliği olan diğer bir sürü filmle karıştırmayınız lütfen
29 Nisan 2010 Perşembe
Etinden mi Sütünden mi?
solda gördüğümüz abla:
Emma Roberts(julia robertsın yeğeni ve 1991 doğumlu..yakalandığı film:Lymelife
sağda gördüğümüz abla:
Leyla Lydia Tuğutlu(Miss Turkey 2008 birincisi ve 1989 doğumlu..yakalandığı dizi:Es-Es
ANAFİKİR: Yeni sütler böyle geliştiriyor herhalde insanları.Nerde bizim zamanımızdaki doğal inekler..
16 Nisan 2010 Cuma
3 Nisan 2010 Cumartesi
1 Nisan 2010 Perşembe
27 Mart 2010 Cumartesi
Hasta BakıLır
13 Mart 2010 Cumartesi
10 Mart 2010 Çarşamba
Dinlenebilecek tek Jazz-Portico Quartet
Sevgili müzik dostları,
nerden başlasam ,nasıl anlatsam..u-uuuu....
SizLere bunu söylemem lazım.
Şahhanne mi şahhane bir konsere gitmek durumunda kaldım.Öyle ki şu anda bir adet muscoril ve bir adet majezikle ayakta durmaya çalışmama rağmen ne gidip geldiğim yol,ne öncesinde geçen sıkıcı dakikalar ne de içtiğim meksika usulü sıcak çikolatanın saçmalığı ; açık havaya çıktığımda beni gaza getiren sevgili sevgiliyle konuştuğum andaki helecanı gölgede bırakamaz.
O'nun yüzünden,O'nun gazıyla gittiğim Portico Quartet gerçekten de 4 kişiydiler.
Zaten bunu test etmeye gitmiştim,doğru çıktı.
Bunun yanısıra da dinlenebilecek tek jazz olarak benim için unutulmazlar listesine ani bir giriş yapan grubumuzla ilgili yapılan diyaloğu da paylaşmayı bir borç bilirim.
''oğğluum,adamdaki aksanı duydun mu?''
''sanki cem aksan''
''aahahaahhahah''
ha?
Not:Ergin,o aletin adı 'HANG'miş.doğom günüm yaklaşıyo.muhmuh:)
nerden başlasam ,nasıl anlatsam..u-uuuu....
SizLere bunu söylemem lazım.
Şahhanne mi şahhane bir konsere gitmek durumunda kaldım.Öyle ki şu anda bir adet muscoril ve bir adet majezikle ayakta durmaya çalışmama rağmen ne gidip geldiğim yol,ne öncesinde geçen sıkıcı dakikalar ne de içtiğim meksika usulü sıcak çikolatanın saçmalığı ; açık havaya çıktığımda beni gaza getiren sevgili sevgiliyle konuştuğum andaki helecanı gölgede bırakamaz.
O'nun yüzünden,O'nun gazıyla gittiğim Portico Quartet gerçekten de 4 kişiydiler.
Zaten bunu test etmeye gitmiştim,doğru çıktı.
Bunun yanısıra da dinlenebilecek tek jazz olarak benim için unutulmazlar listesine ani bir giriş yapan grubumuzla ilgili yapılan diyaloğu da paylaşmayı bir borç bilirim.
''oğğluum,adamdaki aksanı duydun mu?''
''sanki cem aksan''
''aahahaahhahah''
ha?
Not:Ergin,o aletin adı 'HANG'miş.doğom günüm yaklaşıyo.muhmuh:)
25 Şubat 2010 Perşembe
Mister LoneLy
Oha
23 Şubat 2010 Salı
22 Şubat 2010 Pazartesi
Halbuki sıçmıştı
Dişçi yolunda anneme el salladıktan sonra sahil yoluna vurduk kendimizi..Bulutlar çoğalıp,esinti de artınca girdiğimiz ara sokaklardan birinde,babamın şuursuzca sorularına maruz kalmama rağmen(bu ne bu ne bu ne),yemeğin gücüne inandım ve 3 liramı hebaa ettim..
İskender & Balık
8 maçtır beraberlik yakalayamayan iskenderler,sarı-lacivertlerin karşısında bu şeytanın bacağnı kırabiliceklermiydi acaba?
Ya balık?Balıklar,demirçeliğe karşı..
Geliştirdiğim psikolojimde,demir-çelik falan karabük yorgun olur heralde.
E malum,Fener normalde Bursa'yı yense de,e adamlar maçtan geldi maça gidicek,e yorgunluk da beraberliği getirir.
İddiiiaaa kuponum:
Fb-Bursa..beraberlik
Dardanel-Karabük..ev sahibi alır.
Valencia-Getafe..ev sahibi alır.
Rotherham-Shrewsbury..dostluk kazansın.(beraberlik)
(3'e 180.99 alıcaktım)
Ne iskender sözünde durdu,ne balık.
İskenderler,bi atağa geçerek dakika 90'a yaklaşırken beraberliği yakaladıkları an dedim ki:
işte bu..kim demiş balık eti yener..biz anadolu insanıyız eyyy ahali.Tabiiki et her daim 1 numara.
Ama yok,o da doyumsuz çıktı.Uzatmalarda iskenderi 1.5'a çıkardılar.
Balıkları ise ne sen sor ne ben sorıyım.(0-2)Lanett olsun kaptan.
Halbuki arabaya da kuş sıçmıştı bugün.
Gel de temizle.
İskender & Balık
8 maçtır beraberlik yakalayamayan iskenderler,sarı-lacivertlerin karşısında bu şeytanın bacağnı kırabiliceklermiydi acaba?
Ya balık?Balıklar,demirçeliğe karşı..
Geliştirdiğim psikolojimde,demir-çelik falan karabük yorgun olur heralde.
E malum,Fener normalde Bursa'yı yense de,e adamlar maçtan geldi maça gidicek,e yorgunluk da beraberliği getirir.
İddiiiaaa kuponum:
Fb-Bursa..beraberlik
Dardanel-Karabük..ev sahibi alır.
Valencia-Getafe..ev sahibi alır.
Rotherham-Shrewsbury..dostluk kazansın.(beraberlik)
(3'e 180.99 alıcaktım)
Ne iskender sözünde durdu,ne balık.
İskenderler,bi atağa geçerek dakika 90'a yaklaşırken beraberliği yakaladıkları an dedim ki:
işte bu..kim demiş balık eti yener..biz anadolu insanıyız eyyy ahali.Tabiiki et her daim 1 numara.
Ama yok,o da doyumsuz çıktı.Uzatmalarda iskenderi 1.5'a çıkardılar.
Balıkları ise ne sen sor ne ben sorıyım.(0-2)Lanett olsun kaptan.
Halbuki arabaya da kuş sıçmıştı bugün.
Gel de temizle.
17 Şubat 2010 Çarşamba
Bir kimyon hikayesi
14 Şubat 2010 Pazar
PiKe
Cem Garipoğlu'nu hiç tanımıyorum sanki.Kaybolan bi kız var,ufak tefek bişiydir kendisi.Selin.
Selin, Cem'in arkadaşı.Cem'e soruyorum,nerde Silin diye..buralardadır,gelir diyo.Bilmiyo ki ben Cem'i biliyorum.Sonra telaş ettiğimi çaktırmadan polise haber vermeye çalışıyorum.
Bi insan saat 5'e doğru sızarken,en sonda Nowitzki'yi gördüyse
bu rüyayı neye yormak lazım.
sorarım.
2 Şubat 2010 Salı
20 Ocak 2010 Çarşamba
10 Ocak 2010 Pazar
E yerim ben onLarı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)